TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki soruların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat KURUM tarafından Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 96’ncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
İbrahim AKIN
İzmir Milletvekili
Balıkesir ve Kazdağları havzası, ülkemizin en kritik ekosistemlerinin başında gelmektedir. Su varlıkları, endemik türleri, tarım ve mera alanları açısından taşıdığı önem nedeniyle bilimsel raporlarda “ülkenin oksijen deposu” olarak tanımlanan bölge, son yıllarda yoğun bir maden şirketi kuşatması altına alınmıştır. Özellikle siyanürlü altın madenciliği projeleri hem insan sağlığı hem de tarımsal üretim ve ekosistem bütünlüğü açısından geri dönüşü olmayan riskler taşımaktadır.
Limak Holding’e bağlı Altınordu Madencilik’e ait proje için 11.11.2025 tarihinde Bakanlığınız tarafından verilen ÇED onayı, bu riskleri katlayarak büyütmektedir. Proje kapsamında 1.724,52 hektarlık alanda faaliyet yürütülecek, 20 bin belki daha fazla sayıda ağaç kesilecek, yılda 370 bin ton siyanür, yüzbinlerce ton kostik ve asit gibi zehirli kimyasallar kullanılacaktır. Bölge, kuru tarım alanları, meralar, ormanlık habitatlar ve fundalık ekosistemleriyle yaşam destek sistemlerimizin parçasıdır. Bu ölçekte bir kimyasal kullanımının yaratacağı tahribatın telafisi mümkün değildir.
ÇED raporundaki bilgilerden yola çıkarak; bu maden işlemi sonucunda 13,7-16,5 ton arası altın ve 33,8-40,5 ton gümüş çıkartılması öngörülmektedir. Bu öngörü için ise bölgedeki en yaygın ağaç türlerinden olan Kazdağı Göknarı ve karaçam ağaçlarından 20 bin tane kesilmesi bölgenin akciğerlerinden birisinin alınmasıyla da neredeyse aynı anlama gelmektedir.
Ortalama bir göknar ağacı yaklaşık olarak 0,8-1,5 ton arasında gelmektedir. Karaçam ağacının ağırlığı ise 1,2-2 ton arasında değişmektedir. Buradaki altın üretimi için ortalama 30.000 ton ağaç kesilecek ve elde edilecek ve altın miktarı ise ortalama sadece 14,5 ton.
Balıkesir’de yalnızca son 10 yılda 429 maden projesine ÇED onayı verilmiş olması, Bakanlığınızın bölgede “kümülatif etki” analizini yapmadan, parçalı ve şirket odaklı bir değerlendirme sistemi uyguladığını göstermektedir. Her bir proje, diğer projelerle birlikte bir ekosistem çöküşü riskini büyütmektedir.
Ayrıca bölgedeki şirketlerin geçmişi de kaygı vericidir. CVK Madencilik’in iki kez yargı tarafından iptal edilen projesi revize raporlarla yeniden gündeme getirilmektedir. Esan Eczacıbaşı şirketinin art arda yaptığı kapasite artırımları, Koza Altın’ın yargı tarafından durdurulan projeleri ve Zenit Madencilik’in milyon tonluk yeni genişleme planları, Kazdağları ve Balıkesir çevresinin büyük bir madencilik koridoruna dönüştürüldüğünü göstermektedir.
Bu süreçte bölge halkının sağlığı, su kaynakları, orman ekosistemleri, tarımsal üretim, endemik türler, mera alanları ve kırsal yaşam doğrudan tehdit altına sokulmaktadır. Bakanlığınızın, hukuki ihtilaflar, bilimsel uyarılar, halkın itirazları ve ekolojik tahribatlara ilişkin geçmiş deneyimlere rağmen ısrarla ÇED onayı vermesi, kamu yararına zarar vermektedir.
Bu nedenle Bakanlığın verdiği ÇED onayının gerekçeleri, kullanılan bilimsel veriler, kümülatif etki analizleri, halkın katılımı sürecinde iletilen itirazlar ve şirketlerin geçmiş faaliyetleriyle ilgili denetimlerin kamuoyu ile paylaşılması da ayrıca talep edilmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda;
- Altınordu Madencilik’e ait projeye verilen ÇED onayında hangi bilimsel kurumların ve akademik raporların görüşleri dikkate alınmıştır? Söz konusu raporlar kamuoyu ile neden paylaşılmamaktadır?
- Proje kapsamında yılda 370 bin ton siyanür, 510 bin ton sodyum hidroksit ve 460 bin ton hidroklorik asit gibi yüksek toksisiteye sahip kimyasalların kullanılmasının insan sağlığı ve ekosistem üzerindeki etkilerine dair Bakanlık nasıl bir kümülatif etki analizi yapmıştır?
- 20 bin ağacın kesilmesine izin veren kararın, orman ekosistemine, yer altı su rejimine ve karbon yutağı kapasitesine etkisine dair bir değerlendirme yapılmış mıdır? Yapıldıysa sonuçları nelerdir?
- Balıkesir il sınırlarında son 10 yılda verilen 429 ÇED onayı içinde, “ekosistem taşıma kapasitesi” veya “bölgesel tahribat riski” gerekçesiyle reddedilen herhangi bir başvuru var mıdır?
- Koza Altın, CVK Madencilik, Esan Eczacıbaşı ve Zenit Madencilik gibi şirketlerin Balıkesir’de yürüttüğü ve kamuoyunda tepki çeken projelere ilişkin Bakanlığınızın son 5 yıldaki denetim raporları kamuoyuna açık mıdır? Açıksa nerede yayınlanmaktadır? Açık değilse neden açıklanmamaktadır?
- CVK Madencilik’in iki kez yargı tarafından iptal edilen projesinin revize ÇED raporuyla yeniden gündeme getirilmesi konusunda Bakanlık hangi hukuki ve bilimsel gerekçelerle süreci onaylamıştır?
- Altınordu Madencilik’in faaliyet yürüteceği 276,93 hektarlık alanın tarım, mera ve orman vasıflı kısmında kaybın bölge ekonomisi ve kırsal yaşam üzerindeki etkilerine dair bir zarar analizi yapılmış mıdır?
- Proje alanında açılacak 500 sondaj kuyusunun yer altı ve yer üstü su kaynakları üzerindeki etkilerine dair hidrojeolojik bir çalışma yapılmış mıdır? Yapıldıysa sonuçları nedir?
- Proje kapsamında kurulacak açık ocaklar, cevher zenginleştirme tesisleri, atık depolama sahaları ve beton santrallerinin ayrı ayrı değil, birlikte yaratacağı toplam çevresel yük nasıl hesaplanmıştır? Bu hesaplamalara nasıl ulaşabiliriz?
- Halkın katılımı toplantılarında bölge halkı tarafından dile getirilen itirazlar Bakanlık değerlendirmesine ne şekilde yansımıştır? Toplantı tutanakları kamuoyu ile paylaşılacak mıdır?
- Atık depolama sahalarında olası sızıntı, heyelan veya depolama çökmesi durumunda Bakanlığın hazırladığı acil müdahale planı nedir?
- Kazdağları ve Balıkesir havzasının adeta bir maden koridoruna dönüşmesini engellemek adına Bakanlığın bölgesel ekolojik koruma stratejisi var mıdır? Varsa kamuoyu ile paylaşılacak mıdır? Yoksa neden yoktur?
Bir yanıt bırakın